Türkiye dışında yaşadığımdan türk dizilerini çok takip ettiğim söylenemez. Hatta hiç takip etmezken iki sene kadar önce Ezel dizisiyle türk televizyonuna ilk ilgi duyduğumu söyleyebilirim. Farklı ve ilginç bir senaryosuyla bence klasik türk dizilerinin çok ötesine geçen bir yapımdı bence, tabi ikinci sezonda senaryo problemleri ve hikayede aksaklıklar olmadı değil ama bakınca en büyük Amerikan televizyonu yapımlarında bile oluyor bu problemler (bkz. Prison Break, Lost, vs.). Ezelle başlayan ilgim Behzat Ç. (Kurtuluş arkadaşım sayesinde) ve İşler Güçler gibi birkaç başka diziye de sıçradı zaman içinde, ve hepsi de bence sıra dışı yapımlar. Bu sene listeme yeni bir dizi eklendi: Karadayı. Hem de ne eklenme, başına oturdu dersek daha doğru olur.
Aslında yazının başlığı ve giriş yanıltıcı olmasın, amacım diziyi, konusunu vs anlatmak değil. Bence çok güzel bir dizi vaktiniz varsa ilk bir iki bölümüne bakın derim. Ama uzun bir aradan sonra içimden birşeyler yazmak gelmesinin sebebi başka. İnternette de biraz konuşulduğu üzere, son bir iki bölüm içerisinde dizide bir idam gerçekleşti. 1970lerde geçen dizide, işlemediği bir cinayet yüzünden idamla yargılanan Nazif Kara (Çetin Tekindor), hapishanede siyasi suçlu ve idam mahkumu olan genç yaştaki Vural ile tanışır. Vural'ın idamının etrafındaki sahneler o kadar etkileyiciydi ki, özellikle birkaç sahnenin bende yarattığı hisleri paylaşmak istedim.
Vural'ın son kez avluya çıkışıyla başladı ilk sahneler, Çetin Tekindor ve Nazım Hikmet'in eşliğinde (ilk video). Bu şiiri daha önce okuduğumda o denli etkilememisti beni, belki yaşımın küçüklüğünden, belki de o zamanlar mahpus birinin nasıl (bir his) olduğunu hayal edemeyişimden. Daha sonra Vural'ı götürmeye geldiklerinde (ikinci video), "Vakit geldi abi..." deyişi dokundu içime gerçekten.
Bu sahnelerin benzerleri ekranda olmadı değil, özellikle Deniz Gezmiş ve arkadaşlarına dair mesajlar ilk değil tabi ki. Ama asılma anından sonra Çetin Tekindor'un okuduğu şiir (üçüncü video), işte o kırdı bişeyleri içimde...
Çıkar boynundan at o ipi çocuk,
Salıncaklar mı yok sana...
Kalk hadi o soğuk betondan,
Yatacak başka yer mi yok sana...
Annemi verdim, babamı verdim, en sevdiklerimi ölüme de,
Ben bu yaşım da gitmenin böylesini görmedim...
Kırılan bir boyun gibi, orta yerinden kırıldığında ömrüm,
Görmedim ademoğlunun, dalından koparılır gibi koparıldığını...
Ve böylelikle, umut etme kabiliyetimizi aldılar elimizden,
Ne diyeyim, dilerim ihtiyacı olan birine gidiyordur bizden çaldıkları "UMUT"...
Dünya adaletsiz çocuk!
Dünya zorba...
Elbet eşitlenecez o gün kıyamda,
Bu kekeme, toz ve duman sözlerimi...
İyi belle!
Bahara kalmaz gelirim yanına...
İlk dörtlüğü duyuncaki hislerimi ne anlatabilirim, ne açıklayabilirim, bilmiyorum sarstı beni... Kendim okusam belki bu kadar etkilenmezdim. Aradım ama şairini de bulamadım, yapımcıların paylaştığı videonun açıklamasında şairin ismi de yazmadığından, senaristlerden birinin de olabilir diye düşünüyorum. Ben kendim açıklayamazken, Nazif Vural oğluna asılma anını anlatırken kendi hislerini açıkladığında (dördüncü video) farkettim ki ben de aynı hissediyorum: "Çok utandım" diyor Nazif Vural, "yaşımdan utandım...". Yaşlı değilim belki ama ben de yaşıyor olmaktan utandım o an...
Elbette bir dizi bu seyrettiğimiz, ama hikayelerin bir yerde bir zamanda gerçek olduğunu biliyoruz. Sadece bir Deniz Gezmiş olayı değil bahsettiğim, ama kavgaların içinde gereksiz ve çaresiz heba olan herkes için ölüm aynı derecede acı, o ölümü çaresizce beklemek daha da acı. Karadayı'nın son birkaç bölümü için "Sol yanlı", "siyasi mesaj içeriyor", "Çok fazla Nazım Hikmet kullanmaya başladılar" gibi yorumlar okudum internette. Bunlar doğrudur belki. Ama bana sorarsanız bu hikayeyi ya da okunan şiirleri siyasi gozlukle izlemek insanın hislerini kısır bırakır... Önünüzdekilerin vermeye çalıştığı mesajlar dahi olsa, sizin "çıplak" gözle aldığınızdır sizin için olan mesaj. Apolitik yetişmiş bir insan olarak benim gördüğüm bir insan hikayesi burada, ne eksik ne fazla...
Kısacası yapımda emeği geçen herkese teşekkür etmek istiyorum, ve devamını sabırsızlıkla bekliyorum.
0:18:50'ye kadar izlemenizi tavsiye ederim