Son zamanlarda havaların da soğumasıyla birlikte zamanımın çoğunu evde geçiriyorum, ev sıcacıkken, dışarsı da buz gibiyken insanın hiçbiryere çıkası gelmiyor :).
E hal böyle olunca kendimi güzel filmler ararken buldum izleyecek. Son zamanlarda çıkan filmlerden çok fazla ilginç seçenek bulamayınca geçmişe döndüm biraz, ve gelmiş geçmiş en iyi bilim kurgu, gerilim başlıklarını soruşturdum. İşte bunlar arasından birkaçı gerçekten hoşuma gitti ve burada bahsedeyim dedim.
The Man From Earth
![]() |
2007 yapımı bu film küçük bütçeli ve sade bir film. Bir grup değişik dallardan öğretim üyesinin aralarından birini uğurlamak için bir araya gelip başladıkları sohbet hiçbirinin ummadığı ve sizi de çok şaşırtacak sürükleyici bir hikayeye dönüşüyor. Aralarından ayrılmakta olan John, arkadaşlarına kendisinin aslında 140.000 yıldır yaşayan bir insan olduğunu söylediğinde elbette ki arkadaşları onu ciddiye almıyorlar ama meraklarıyla alevlenen sohbet de hepsini kendi düşüncelerini ve bildiklerini sorgulamak zorunda bırakıyor.
Bu film gerçekten beni çok etkiledi ve izler izlemez bugüne kadar izlediğim en güzel filmlerden biri haline haline geldi. Kurgusuyla insana sorular sorduran bu filmde verilen bilgilerin hepsinin gerçek olduğunu öğrendiğimde daha da etkilendim. Esasen izledikten sonra farkettim ki, bu film çok yakın arkadaşlarımdan İlker'in bana eskiden önerdiği bir filmdi, ancak şimdi önerisine uymuş oldum :). İlker arkadaşıma da (askerde kendisi şu an) buradan teşekkür ediyorum. Fırsatını bulursanız muhakkak izlemenizi tavsiye ederim.
Primer
Bilim kurgudan devam edelim, ve bir başka şaşırtıcı filme göz atalım. Zamanda yolculuk konusu bu güne kadar çok işlendi ama, bu bağımsız yapımda gerçekten ilginç bir bakış açısıyla bence zamanda yolculuk konusu yeni bir boyut kazanmış. Bugüne kadar bilimle uğraşmış bir insan olak Primer'de zamanda yolculuk kavramına daha önce hiç düşünmediğim bir bakış açısı hakim, ve kavramları anlayabilirseniz film çok mantıklı.
Her ne kadar zamanda yolculuk nedeniyle olayları takip etmek zorlaşsa da, takip edebildiğinizde bu başarılı filmi takdir etmeden edemiyorsunuz. Hollywood sinemacılığının günden güne vasatlaşmasının sebebi bu tip yapımlardaki yaratıcı düşünceden uzak oluşudur. Demek ki zamanda yolculuk temasını işlemek için milyonlarca dolar harcamaya gerek yokmuş.
Children of Men
Açıkçası ütopik bilim kurgu yapımlarını çok gerçekçi bulmuyorum (izlemesi keyifli olsa da). Ne yazık ki bakınca insanlığın gidişatı hiç iyi yönde değil, gerek teknolojik, gerekse siyasi olarak. Bu nedenle bir kaos, felaket ya da kısaca distopya içeren gelecek senaryolarını daha ilginç buluyorum. Children of Men de böyle bir film. Savaş içinde bir toplum, doğurganlığını ve ümidini yitirmiş insanlar... Bütün bunların içinde hamile bir kadın ve onun getirdiği bir umut. Children of Men gerçekten başarılı işlenmiş ve gerçekçi bir film (ne yazık ki). Özellikle hamile kadının savaşan askerler arasından geçtiği sahne çok etkileyici. Türünün en iyi örneklerinden.
The Road
Bir başka distopya filmi, ve daha karamsar. Öğrendiğime göre bir kitaptan uyarlanmış olan bu film de bence acımasız bir gerçekçilik bakış açısına sahip. Bir baba ile oğulun felaket geçirmiş bir gelecekte hayatta kalma çırpınışını konu alan film, Viggo Mortensen (çok severim kendisini) ve Kodi Smit-McPhee'nin başarılı oyunculuklarıyla hayat buluyor. Bu film size aksiyon veya gerilim sunma iddiasında değil, sadece hikayesini aktarıyor, ama bu sırada yer yer kalp atışlarınızın hızlandığını veya duygulandığınızı farkediyorsunuz. Özellikle Robert Duvall'in yer aldığı ve baba ve oğulun bir hırsızla karşılaştıkları sahneler çok etkileyici.
Gattaca
Bir başka bilim kurgu. Gen mühendisliğinin gelişmesiyle insanlar arasında genlerine göre yeni sınıfların oluşmasını ve hayatlarının tamamen buna odaklı hale gelişini konu alan bu film de ütopya içinde distopya örneği. Kayda değer oyuncularıyla da (Ethan Hawke, Uma Thurman ve Jude Law) dikkati çeken filmin bakış açısını aslında posterdeki giriş cümlesiyle özetlemek mümkün: "There is no gene for human spirit - İnsan ruhu için bir gen yok". Film boyunca Ethan Hawk'ın canlandırdığı Vincent karakterinin çocukluğundan beri sahip olduğu astronot olma hayalini, tüm imkansızlıklara rağmen gerçekleştirme savaşını izliyoruz. Ve genlerimiz bizi sınırlasa da azmin ve isteğin bir insanın kaderini nasıl değiştirebileceğini...
The Thing
Yavaş yavaş bilim kurgudan gerilime kayıyoruz. Bu filmi muhtemelen çoğunuz biliyorsunuzdur, John Carpenter'ın klasiklerinden. Ben de duymuştum ama izleme fırsatı bulamamıştım, nihayet buldum. 1982 yapımı olmasına rağmen konusu ve özel efektleri ile halen günümüz birçok filmine taş çıkartabilecek bir film "The Thing". Burada bağımsız filmciliğin gücünü birkez daha görüyoruz, gerçi John Carpenter'ın ve Kurt Russel'ın da büyük etkisi var tabi. Film kısaca kutuptaki bir grup bilim adamının kampına başka bir kampta buzlar içinde bulunan bir yaşam formunun gelişini konu alıyor. Etrafındaki yaşam formlarını asimile edip taklit edebilen bu uzaylı türü gruptakileri tek tek ortadan kaldırırken geride kalanlar da kimin gerçek kimin uzaylı olduğunu anlamaya çalışıyorlar. Hem gerilim hem de aksiyon faktörü yüksek bir film, ve ikincisini de yapmayı düşündüklerin duydum. Bu arada bu filmin başarılı bir bilgisayar oyunu da çıkmıştı.
End of the Line
Artık bilim kurgudan tamamen korkuya geçtik. Bu filmi aslında çok önce seyrettim ama şimdi yazarken aklıma geldi. Çok sıradışı bir film olmamakla beraber benim için gerçekten korku verici bir film (ki çok nadir korkutucu bulurum filmleri) olduğunu söyleyebilirim. Kısaca özetlersek normal bir günde metroda geçen bir gecede bir dine bağlı insanların liderlerinden aldıkları bir emir üstüne diğerlerini tek tek öldürmelerini konu alıyor film. Ve bu filmi bence korkutucu kılan kısım, hunharca cinayet işleyenlerin aslında iyi insanlar olup, bunu da dinleri için ve iyilik uğruna yapmaları. Film bunu o kadar gözler önüne seriyor ki, iyi niyetli dahi olsalar serbest akıla sahip olmayan insanların iyilik adına yapabilecekleri kötülüklerden korkar oluyorsunuz (ki korkmak da lazım). Benim açımdan tüyler ürpertici bir film.
Frailty
Geldik bu listedeki son filme. Frailty küçük yaşta babaları tarafından Tanrı adına cinayet işlemeye yönlendirilen iki çocuğun başından geçenleri ve yıllar sonra yaşanan seri cinayetlerle bağlantılarını konu alıyor. Bu filmi güzel yapan seyrederken hikayenin gideceği yeri gerçekten kestiremiyosunuz, ve o kestirememe durumu içinde olan olayları tekrar tekrar sorguluyorsunuz. Süpriz sonunu mahvetmemek adına çok yorum yapmayacağım, tavsiye ederim.








Cagdascım, blogunu gerçekten cok begendim. Yazıların nerdeyse tamamını (Film yorumlarının bazıları okumadım) begenerek okudum. Cok içten ve samimi yazılmış hepsi...
YanıtlaSilDevamını merakla bekliyorum....
Koksalcim tesekkur ediyorum, senin begenmis olmanin ayri bir degeri var. Icimden geldigince yazacagim ;)
YanıtlaSilAbiş, ben kardeşin, yani bir diğer Bilen. AA bloğumun adı böyle mi olsa, hatta "daha da Bilen" filan, evet evet:)
YanıtlaSilÖzel hayatımızı açmak gibi olmasın ama (gerçi sen kendininkini biraz açtığına göre sorun olmaz heralde), bizim yetişme sürecimizi, çocukluğumuzu, süregelen ilşkimizin durumunu masaya yatırsak neler çıkar neler. Aslında benim senin hep olduğunu bildiğim hallerin bunlar, ama sen de kendine pek itiraf edemedin biz de pek konuşmaya cesaret edemedik duygularımızı sanırım. Bir yandan teknolojinin gözünü seveyim, geç de olsa biraz daha abimi okumak anlamak, ama bir yandan da acı aslında. hem biraz da, sadece benim abim olmasını istediğim abimin biraz da başkalarının olduğu hissini tatmak, biraz kıskanmak, biraz çok özlemek, iş yerinde de ağlanmaz ki yaa:(( neyse tamam bu kadar yeter. bu duyguların açığa çıkması bana pek yaramaz, çok sulu gözüm biliyosun. iyi ki yazmışsın abiş. seni çok sevn kardeşin.
:) Özgün umuyorum beni kıskanıp hemen bi blog da sen açmazsın (küçükten beri olduğu gibi :P). İnşallah en kısa zamanda gene bir arada olcaz, şu tatil bi gelsin bakalım da. İşyerinde felan ağlama bak, imajı bozma kızım :D
YanıtlaSilKorkarım açacağım:) ama işi bırakmam lazım o zaman, zaten ağladık da:) neyse kimse yoktu ofiste:)
YanıtlaSil