Okula başladığımdan beri benim için bir sonraki adım hep seçmesi kolay oldu şimdiye kadar. Çünkü derslerinde başarılı bir öğrenci olarak okumak hep birinci öncelik oldu, tabi annem de hep bunu desteklemiştir :). Liseden sonra üniversite, lisans öğreniminden sonra yükseklisans ve nihayet doktora. Sanırım annemin "Oku oğlum" lafları iyice derine işlemiş olmalı :).
Doktora için New York'tan kabul alınca seçim yapmak da çok zor değildi. Doktora yapmayı ve eğitimimi bir adım ileri götürmeyi zaten istiyordum, bunun yanında burslu olarak New York'ta doktora yapmayı kim reddedebilir. Hayatımda tek başıma olacağım, ve kendi hayatımı belirleyeceğim bir macera olarak düşününce heyecanlı bir fikir. 2,5 senedir bu macera devam ediyor. Ama şimdi farkediyorum ki doktora gerçekten uzun bir zamanmış, ve bu uzun zaman insanı düşünmeye de sevkediyor. Hayatımda belki de ilk defa daha önce kolaylıkla yaptığım seçimleri gözden geçirir buldum kendimi ve duyduğuma göre doktorada bunu yaşayan ilk insan değilmişim :).
Doktora yaptığıma veya New York'a geldiğime pişman mıyım, cevabım hayır. Eğitim açısından bakarsak, geldiğimden beri öğrendiğim konulardan ve tecrübeden memnunum. Ve burada kendi hayatımı kurmuş olmak beni en basit deyişle olgunlaştırdı diyebilirim. Ama heralde bugünki aklım olsa Türkiye'den bu kadar uzakta bir yere gelmeyebilirdim ve tercihimi avrupadan yana kullanabilirdim. Tabii böyle yapmış olsaydım da belki bugün Amerika'yı tercih etmek için sebeplerim olacaktı.
Doktoraya başlamayı da sorgulamadım değil, ne de olsa en az 4 sene gibi bir süreden bahsediyoruz. İnsan bu 4 seneyi başka türlü kullansaydım nasıl olurdu diye sormadan edemiyor. Hep bana cazip gelen akademik kariyere yönelmek gözüme bugün daha zor görünüyor, ve doktora yerine sektörde çalışmaya başlasaydım ne olurdu diye düşünüyorum doğrusu. Ama şunu farkettim ki, istediğim sadece eğitimimi ilerletmek değil, seçeneklere sahip olmaktı. Bu düşünceler bir süredir beni meşgul ediyor, ama şunu da biliyorum ki, buraya gelmeseydim veya doktora yapmasaydım, büyük bir soru işareti hep aklımda olacaktı.
Böyle uzağa gelmenin insana öğrettiği şeyler de var. Geride bıraktıklarınızı ne kadar sevdiğinizin farkına varıyorsunuz mesela. Ailemi çok sevdiğimi ve özleyeceğimi biliyordum zaten. Ama öğrendim ki aslında Türkiye hakkında sevdiğim daha birçok şey var. Balık yüzdüğü suyu göremezmiş, aynı şekilde insan memleketinin içine ne kadar işlediğini uzakta kalınca anlıyor. Yemeklerini, insanlarla iletişimini, anadilinde okuyup konuşmayı, kendine has şakalarını... Yabancı birine anlatması çok zor belki de imkansız olan ama insanın hep hissettiği annenin sıcaklığı gibi. Türkiye hakkında hoşnut olmadığım birçok şey var, insanımızın hep şikayet ettiği, siyasi, ekonomik toplumsal gerçekler, ama yine de biliyorum ki orada heryerdekinden daha çok evimdeyim. Ve ilerde yurtdışından temelli olarak evime döneceğim zamanı iple çekiyorum.
Bunlardan bahsedince söylemeden edemeyeceğim bir konu daha var. Türkiye'ye tatillerde gidişlerimde insanlarla konuştuğumda elbette ki bir an geliyor yurt dışında okuduğum konusu açılıyor. Bir grup insan ""Kalacak mısın bakalım orada? Senin gibi gidenler hep kalıyor, sen de öyle mi yapacaksın?" gibi yorumlar yapıyorlar. Tabii burada vurgu şu anlamda "Sen de o vefasızlar gibi gidecek gibisin, ama akıllı ol burda kal. Öyle gidenler hakkında hiç iyi düşünmüyorum haberin olsun.". Bu benim en sevmediğim tepkilerden biri ve ne yazık ki ne kadar yargılamaya aç olduğunu gösteriyor insanların. Evet ben geri dönmeyi düşünüyorum ama bu benim şahsi fikrim. Benim hayatım hakkında bilgisi olmayan insanların beni geri dönüp dönmeme konusunda yargılamalarını hiç doğru bulmuyorum. Ve bunu söyleyen insanlar da çoğunlukla yurt dışında hiç bulunmamış insanlar, ve Türkiye'de keyfi yerinde olanlar, yani yorum yaptıkları konu hakkında aslında bilgileri yok. Sadece Türkiye'de yaşayan Türkler takımındalar ve seni de o takımda görmek istiyorlar. Ben her ne kadar geri dönmeyi düşünüyorsam da, yurt dışına giden ve orada kalmaya karar veren insanlara kötü gözle bakmıyorum, bu kişisel bir karardır, ve insanların bu kararları için pek çok kişisel sebepleri olabilir. Hele ki kimilerinin Türkiye'de yaşam standartlarının çok düşük olduğunu düşününce.
Buna ek olarak önem verilen memleketine hizmet etmekse, yurt dışındakiler de Türkiye'ye çok faydalı şeyler yapabilirler. Yurt dışında işinde başarı sahibi her insan Türkiye için güzel bir tanıtımdır. Örneğin Amerika'da Oprah'nın programında tanınan Dr. Mehmet Öz sayesinde Oprah Türkiye ile ilgili bir tanıtım programı yaptı, ve Amerikalılar artık gerçekten Türkiye'yi biliyorlar (en azından ev hanımları :)) ve turizme çok olumlu bir etkisi oldu bunun. Bunun yanında ileride bu insanların Türkiye'deki pek çok insana faydaları olabilir. Mesela yurt dışındaki Türk öğretim üyeleri, Türk öğrecilerin yurt dışında burslu okuyabilmesi için ciddi bir olanak sağlıyorlar bugün.
Bahsettiğimin karşıtı bir tepki de "Abi dönüp ne yapacaksın ya, aklını mı şaşırdın, gitmişsin kal işte orda". Bu grup da genelde kendisi de gidebilme hayalleri kuranlardan oluşuyor. Bu konuda da üzüldüğüm ellerindekinin değerini bilmemeleri, ve yurtdışındaki herşeyin de göründüğü kadar mükemmel olmadığıdır. Ben bunları anlatmaya çalışıyorum ama bazı şeyleri anlatmak değil yaşamak lazım tabi.
Konu biraz sapmış da olsa, kısacası doktorayı bitirmeyi sabırsızlıkla bekliyorum :)
Klavyene saglik Cagdascim :)
YanıtlaSilAltina imzami atmamin sakincasi yoktur umarim...
Rica ederim imza senin :)
YanıtlaSil