Bilenler bilirler ki Aikido benim hayatımda önemli yeri olan bir aktivitedir, daha doğrusu bir tutkudur. Lisansın son yılında öyle bir denemek için başladım ve bir daha da bırakamadım (annemin elinden gelse psikoloğa felan gönderip bıraktırtacak :) ). New York'a gelmeme rağmen de halen devam ediyorum, en azından edebildiğim kadar. Hal böyle olunca tabii eninde sonunda konu Aikidoya da gelecekti.
Aikido yapanlara sorulan klasik sorulardan birisi "Neden Aikido?" (bakınız Cem Yılmaz: "Neden mizah?"). İlginci bu sorunun cevabı açıklaması çok da kolay bir cevap değildir, belki her tutku için de bu böyle. Tutkuyla bağlandığımız şeyleri sadece "faydalılık" esasıyla açıklayamayız, tıpkı resmi ya da müziği açıklayamamak gibi, sadece benzer bir tutkuyu paylaşıyorsak anlayabiliriz. Annemin Aikido konusunda hep bir karşıtlığı olmuştur :), onun tanımıyla vurdulu kırdılı birşey Aikido. Çoğu insana da öyle görünebilir, ama disiplin sanatları (savaş sanatlarından çok daha doğru bir tanımdır) doğru takip edildiğinde iyi kavga etmekten çok farklı şeyler öğretir insana. Ve tanımlarken sanat kelimesinin kullanılmasının da bir nedeni var. Eğer neden Aikido yaptığımı kısaca anlatmam gerekse; disiplini öğrenmek, vücudu eğitmek, fiziksel olarak kendini geliştirmek, kendini korumayı öğrenmek vs gibi şeylerin hiçbirini saymam. Bunlar disiplin sanatlarında var ama bana göre amaç değil birer sonuç hepsi. Ben Aikido çalışırken herkes gibi antreman boyunca pek çok kez teknik yapıyorum, ve elbette mükemmel olmaktan çok ama çok uzağım. Beraber çalıştığım insanlar da mükemmel değiller. Ama bazen çalışma sırasında bir an geliyor ve o an teknik "mükemmel" oluyor. Buradaki mükemmel kelimesi tekniğin hatasız ya da eksiksiz olması değil belki, ama bana verdiği his. Yani o an kendimin, çalışma arkadaşımın, çalıştığımız tekniğin birbirine bağlılığını hissediyorum. Aikidoyu sevmemin ve çalışmaya devam etmemin sebebi işte bu histir. İnanıyorum ki bunu hisseden tek kişi de değilim.
Elbette ilk başladığımda hemen bir tutkuyla bağlanmadım Aikidoya, beceriksizce öğrenmeye çalıştığınız bir şey konusunda tanımadığınız bir salon dolusu insan arasında en bilgisizi olduğunuzu düşünün. Aylar boyunca antremanlara katıldım ve yavaş yavaş da sıkılmaya başladım bir süre sonra, çok bir anlam görmüyordum antremanda yaptıklarımda, ta ki gerçek bir ustayı seyredene kadar. Karanlık dar bir koridorda yürürken ilerde bir ışık görmek gibi. Hala elimden geldiğince takip ettiğim Nebi hocamı (Nebi Vural) ilk seyrettiğimden beri Aikidoda daha güzel bir anlam ve bir ufuk görmeye başladım.
Bundan sonra çalışmalarıma daha şevkle devam ettim ve zamanla çok yakın bir arkadaşlıkla çevrelenmiş buldum kendimi. Herkes kabul eder ki aynı tutkuları paylaşan insanların ayrı bir bağı olur, ama Aikidoda (daha doğrusu savaş/disiplin sanatlarında) bu daha da ileri kanımca. Beraber çalışırken yer yer kendinizi karşıdakine emanet ediyorsunuz, veya başkasının kendini sıze emanet edişinin sorumluluğunu alıyorsunuz. Bunun yanında fiziksel temas içerisinde insanların tepkilerini gördüğünüzde de aslında onlar hakkında çok şey öğrenebilirsiniz, kolay kızıp kızmadıkları, kızınca nasıl tepki verdikleri gibi pek çok şey bilinçaltı düzeyde dahi olsa size karşıdakini çok güzel anlatır. Zaten birini en iyi ya savaşta ya yatakta tanırsın demişler :). Şunu da belirtmeliyim ki ODTÜ Aikido da ortamı ve insanları açısından farklı bir kalitededir :).
Amerika'ya gelene kadar çok güzel yıllar geçirdim Aikidodaki arkadaşlarımla bir arada tutkumuzu kovalarken. Antemanlar, seminerler derken seneler geçti ve doktora için amerikaya gelme günü geldi çattı. Şunu söylemeliyim ki, onca yakın arkadaşla sarılı bir ortamdan birden yeni ve kimseyi tanımadığınız bir yere gitmek insanı bir sosyal şoka sokuyor. Amerikada yerleşik düzene geçtikten sonra bir dojo arayışına başladım, internetten bulduğum dojolara tek tek gidip derslerini seyrediyordum. Bilmeyenler belki inanmayabilirler ama Türkiye'de alıştığım Aikidonun kalitesini bulamadım burada (bunun nedeni de Nebi Hocadır). En sonunda okulda kendi dojomu kurma kararını verdim.
Her öğrenci hoca olma hayali kurar mutlaka, muhtemelen biraz da egonun tatmini için. Ve bende de bu istek vardı doğrusu. Bir dojoya katılmak için parasal durumumun uygun olduğu da söylenemezdi (New York daha doğrusu Amerika Aikido öğrenmek için pahalı biryer). Ama esas motivasyonum Aikidoyu o güne kadar öğrendiğim biçimiyle özgürce çalışabilme düşüncesiydi. Bugün olsa aynı kararı verir miydim bilmiyorum. Geçen süre içinde eğitmen olarak çok şey öğrendim ama öğrenci olarak öğrenebileceğim bazı şeylerden belki de geri kaldım. Ayrıca eğitmenlik gerçekten çok daha fazla sorumluluk, enerji ve sabır gerektiriyor, ne kadar yorulduğumu Türkiye'ye gidip tekrar öğrenci olduğumda anlayabiliyorum. Arkadaşlarımdan bana özenenler olduğunu görüyorum zaman zaman ama aslında benden çok daha şanslılar (Türkiye'de olanlar) :). Türkiye'ye temelli döndüğüm zaman en azından bir süre sadece öğrenci olarak Aikidonun tadını çıkaracağım.
Eğitmen olmanın güzel yanları da var tabii. Geçtiğimiz günlerde okulda başlattığım dojonun iki yılı doldu ve ilk günlerden bu günlere baktığımda dojonun ve öğrencilerin kaydettiği ilerlemeden farklı bir haz duyuyorum.
Aşağıda dojomuzda son yaptığımız gösterinin videoları var :).
Her öğrenci hoca olma hayali kurar mutlaka, muhtemelen biraz da egonun tatmini için. Ve bende de bu istek vardı doğrusu. Bir dojoya katılmak için parasal durumumun uygun olduğu da söylenemezdi (New York daha doğrusu Amerika Aikido öğrenmek için pahalı biryer). Ama esas motivasyonum Aikidoyu o güne kadar öğrendiğim biçimiyle özgürce çalışabilme düşüncesiydi. Bugün olsa aynı kararı verir miydim bilmiyorum. Geçen süre içinde eğitmen olarak çok şey öğrendim ama öğrenci olarak öğrenebileceğim bazı şeylerden belki de geri kaldım. Ayrıca eğitmenlik gerçekten çok daha fazla sorumluluk, enerji ve sabır gerektiriyor, ne kadar yorulduğumu Türkiye'ye gidip tekrar öğrenci olduğumda anlayabiliyorum. Arkadaşlarımdan bana özenenler olduğunu görüyorum zaman zaman ama aslında benden çok daha şanslılar (Türkiye'de olanlar) :). Türkiye'ye temelli döndüğüm zaman en azından bir süre sadece öğrenci olarak Aikidonun tadını çıkaracağım.
Eğitmen olmanın güzel yanları da var tabii. Geçtiğimiz günlerde okulda başlattığım dojonun iki yılı doldu ve ilk günlerden bu günlere baktığımda dojonun ve öğrencilerin kaydettiği ilerlemeden farklı bir haz duyuyorum.
Aşağıda dojomuzda son yaptığımız gösterinin videoları var :).
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSil"Zaten birini en iyi ya savaşta ya yatakta tanırsın demişler " Kim demis bunu? valla ben ilk senden duyuyorum.Benim Bildigim : insanı iyi tanıyabilmek icin onunla ya yakın komşuluk yapacaksın veya alış-verişte bulunacaksın yahut da beraber yolculuk edeceksin..
YanıtlaSilAikido yasantında basarilarinin devamini dilerim..:)